‘’Gidecek hiçbir yerimin olmaması gerçekten çok kötü’’ diye
geçirdi içinden gecenin üçünde. ‘’Gidecek yerin var’’ dedi yanındaki kadın.
‘’Gidecek kimsen yok.’’ ‘’Neden böyle oldu?’’ diye sordu. ‘’Sen yaptın’’ dedi
kadın. ‘’Çevrendeki herkesi teker teker uzaklaştırdın kendinden. Sen kaçmadın,
onların kaçmasına izin verdin. Hatta yardım ettin gitmeleri için.’’ ‘’Bile
isteye yapmadım’’ dedi ve kalan son sigarasını yaktı. ‘’Kandırma kendini’’ dedi
kadın. ‘’Her şeyin farkında olduğunu en iyi sen biliyorsun.’’ ‘’Dört gün önce’’
dedi. ‘’İlk defa intihar etmeyi düşündüm.’’ ‘’Biliyorum’’ dedi kadın. ‘’O
yüzden buradayım.’’ ‘’Ne yapmam
gerekiyor?’’ diye sordu. ‘’İnsanları kendinden uzaklaştırdın diye intihar
etmeyeceğini ikimiz de çok iyi biliyoruz’’ dedi kadın. Ardından iki sigara
çıkarıp yaktı, birini adama verirken; ‘’Ölmeyi istiyorsun çünkü artık
saklayamıyorsun kendini, kimseyi istemiyorsun yanında. Yanında olmasını en çok
istediğin insanı bile yeterince istemiyorsun, kendini kandırıyorsun. Parkta
bira içerken o kızı düşlemen daha çok hoşuna gidiyor yanında olmasından.’’ Bir
süre sessiz kaldılar. Yaşadıkları en gürültülü sessizliği kadın bozdu ve
‘’Ölmemek için hiçbir sebebin yok’’ dedi. ‘’Ama yaşamak için var’’ diye
karşılık verdi adam. ‘’Yaşamak diye adlandırdığın şey’’ dedi kadın. ‘’Yok
olmaya her gün bir adım daha yaklaşmak sadece.’’ Adam cevap veremedi, kalktı ve
pencereyi açtı. Oturdukları mutfak yavaş yavaş soğumaya başladı. ‘’Ölümden
kaçma’’ dedi kadın. ‘’Benden kaçma.’’ ‘’Ya ölmeyi istemiyorsam?’’ diye sordu.
Tekrardan sigara yaktı. ‘’İstemeseydin bu gece beni çağırmazdın’’ dedi kadın.
‘’Hala kendini kandırmaya çalışıyorsun.’’ ‘’İnsanlar kendilerini kandırmıyor
mu?’’ diyerek sitemli bir çıkış yaptı adam. ‘’Bir tek benim mi kandırmam suç?’’
‘’Çevrendeki insanlara bakmadın mı hiç?’’ dedi kadın. ‘’Hepsinin en derin
mutsuzluklarında bile mutluluk kırıntıları var. Senin ise en mutlu olduğun
anlarında bile içini yas bürüyor, kafanı yastığa koyduğunda huzursuz
hissediyorsun. Çünkü mutluluğa inanmıyorsun, mutsuzluğa da inanmıyorsun. Tek
inandığın ölüm.’’ ‘’Peki intihar
korkakların işi değil midir?’’ diye sordu adam. ‘’Hayatta kalmak korkakların
işidir’’ dedi kadın. ‘’Bu hayatta yapılacak en cesur eylem insanın kendi
kararıyla kendini öldürmesidir. İnsanlar özgürlük adı altında yüz yıllardır
zırva masallar anlatıyorlar. Özgürlük diye bir şey yok. Özgür olduğun tek an,
hayattan kendini kopardığın an.’’ ‘’En büyük korku olan ölüm korkusunun üstüne
gidiyorsun çünkü’’ dedi adam. ‘’Yavaş yavaş bir şeyleri kavramaya başladın’’
dedi kadın. Kadının adama gülümsemesiyle birlikte adam daha da üşümeye başladı.
Kalkıp pencereyi kapattı, bir bardak su içti ve kadının paketinden bir tane
daha sigara çıkarıp yaktı. ‘’Korkuyorum’’ dedi. ‘’Belirsizlikten çok
korkuyorum.’’ ‘’Hayat belirsizliktir’’ dedi kadın. ‘’Hayattan korkuyorsun,
ölümden değil.’’ ‘’Peki bu gece ölmezsem ileride hiç mi mutlu olamayacağım, hiç
mi güzel günler göremeyeceğim?’’ dedi adam. ‘’Göreceksin elbette. Çok güzel
zamanlar, hisler yaşayacaksın. Hayatına çok güzel insanlar girecek, çok mutlu
olduğun anlarla dolu olacak hayatın’’ dedi kadın. ‘’Ama kalbin hep kırık
olacak. Nefes alarak geçirdiğin her saniyenin sonunda farkında olmadan biraz
daha ölmek istediğini anlayacaksın. Tüm hayatın boyunca yaşadığın derin huzursuzluk
hali artık katlanılmaz noktaya gelecek, tüm vücudunu bir virüs gibi kaplayacak.
Daha çok alkol, sigara ve uyuşturucu tüketeceksin. Yeni kadınlar girip çıkacak
hayatına ama şuana kadar gelenlerde olduğu gibi sana dayanamayıp gidecekler
eninde sonunda. Daha sinirli olacaksın, daha katlanılmaz olacaksın. Çevren daha
fazla şikâyetçi olacak senden. Hiçbir işte dikiş tutturamayacaksın. Oturup
boktan kitaplar ve şarkılar yazıp kendini tatmin etmeye çalışacaksın ki şunun
farkındasın; bu hayatta somut veya soyut hiçbir şey seni asla tatmin etmeyecek
günün sonunda. Geçmişe bağlı kalacaksın, yarına gözlerini kapatacaksın.
Sevdiğin kadar asla sevilmeyeceksin ve sevildiğin kadar da asla sevmeyeceksin.
İnsanlar senin için sadece zaman geçirdiğin birer araç olarak kalacak. Hiçbir
insanın yanında kendini rahat hissetmeyeceksin. Kayıtsızlığın şiddetle artacak,
çoğu insanın hoşuna gidecek bu durum ama bir şeyler hissetmeyi şimdikinden de
çok isteyeceksin. Çünkü hala bir şeyler hissedebiliyorsun, ölüm gibi. İleride
ölümü bile hissedemeyeceksin.’’ Adam oturduğu sandalyeden kalktı, lavaboya
gidip elini yüzünü yıkadı ve aynada uzun uzun kendini izledi. Hayatı boyunca
ilk defa ayna karşısında gülümsedi ve mutfak kapısının önünde durdu. ‘’Gelmiyor
musun?’’ dedi kadına. Beraber odaya geçtiler, kapıyı kapattılar. Kadın adamı
dizlerine yatırdı, saçlarını okşamaya başladı. Adamın yavaş yavaş uykusu
geliyordu. Asla uyanamayacağını bildiği halde derin bir uykuya daldı, bir daha
uyanmamak üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder