9 Ağustos 2023 Çarşamba

İki Adam Dört Bira

 

Sıcak bir yaz gecesinde iki yakın arkadaş bara otururlar, iki bira söylerler. Biralar gelene kadar pek konuşmazlar, tek iletişimleri çakmak uzatmak olur. Etrafa da pek bakmazlar, tanıdık görmeyi pek istemedikleri bir gecenin içindedirler. Biralar önlerine konur, birer sigara daha yakarlar. Hala tek kelime etmemişlerdir birbirlerine. Geçen kadınlara bakarlar, ufak bir şehir olduğu için aralarda birbirlerine bakıp piç gülüşü atarlar. Sonrasında tekrardan kendi ufak girdaplarına geri dönerler. Sonunda bir tanesi ‘’Uzun zaman sonra…’’ der, birasından az bir yudum alır. ‘’Uzun zaman sonra yeni tanıştığımız iki kadına sikmek için yaklaşmadık.’’ Cevap vermez diğeri. Haklı olduğunu belli edecek şekilde iki sigara çıkarır, yakar. Geride bıraktıkları bir-bir buçuk yıl içinde hayatlarına giren kadınları düşünürler istemsiz bir şekilde. Hiçbir kadın bu denli etkilememiştir onları, yıkımları bu kadar ağır olmamıştır.

İkinci biraları söylerler.

Gece çok ağır ilerlemektedir, zaman bir türlü geçmek bilmez. Çivilenmişlerdir oturdukları bar taburelerine. Birkaç kadını gözlerine kestirirler, kestirdikleri an akıllarına esas hatunları düşer. ‘’Bu gece ortalama bir kadınla, ortalama bir seks yaşayacağıma’’ der biri, ‘’Onunla çimenliklerde hiçbir şey konuşmadan oturmayı yeğlerim.’’ Bu sefer de diğeri cevap vermez. Aynı şekilde iki sigara çıkarır, yakar. Sinirli değillerdir, üzgün değillerdir ama kırgındırlar. Bir saniyeliğine bile olsa olayların kendi istedikleri şekilde ilerleyebileceğine inanmışlardır. Yine de pek çaba göstermemişlerdir, akışın içinde mutlu olunabileceğini düşünen insanlardır.

Biraları biter, son sigaralarını yakarlar.

Mekanda üç-beş insan kalmıştır sadece, fark etmezler bunu. İkisi de kamburu çıkık bir şekilde kollarını bara dayayarak sigaralarını içmektedir. Bu ruh halinden ömürleri boyu çıkamayacaklarının farkındadırlar. Kadınlardan bir şey beklemezler, kadınlardan hiçbir şey beklemezler.

‘’Kadınlardan bir şey beklemeyi acizlik olarak görmeseydik keşke’’ der biri. 

Arka fonda Incubus’dan Love Hurts çalmaya başlar, sigaralarını söndürüp mekandan çıkarlar.

2 Ağustos 2023 Çarşamba

Anamın Amına Geri Dönmek İstiyorum

 

Kaçıncı biradayım hatırlamıyorum. Masa çok kalabalık ama hepsi de tanıdığım, sevdiğim insanlar. O yüzden rahatsızmış gibi görünmek pek de içimden gelmiyor. Aralarda muhabbete dahil olmaya çalışıyorum ama nafile, üç kelimelik bir cümle bile kuramıyorum. Sigara ardına sigara yakıp dinliyorum sadece, ılımış biramı dipleyip yenisini söylüyorum.

Bar kapandıktan sonra açık olan başka bir mekana geçmeye karar veriyoruz. Bizimkiler yürürken ben ağır ağır sigaramı içiyorum. Motorla geldiğim için şanslı hissediyorum kendimi, yürümeye hiç mecalim yok. Mekana vardıktan sonra boş bir masa ayarlayıp oturuyorum, bizimkilerin gelmesi de pek uzun sürmüyor. En köşedeki sandalyeye atıyorum kendimi, konuşmayı geçtim dinlemek bile istemiyorum artık ortamı. Edilen sohbetler fena değil ama, o gün bugün değil. Biramı bitirdikten sonra sigaramın bittiğini fark ediyorum, arkadaşımdan tek dal alıyorum ve herkese selam verdikten sonra çıkıyorum mekandan.

Eve doğru giderken fikrimi değiştiriyorum ve kampüs tarafına uğrayıp sigara almaya karar veriyorum. Yalan söylemeyeceğim, eve de gidesim pek yok zaten. Yolların bomboş ve kafamın da hafifçe güzel olması sürüş zevkini iki-üç katına çıkarıyor. Açık bir tekel bulup motoru tekelin önüne park ediyorum. Tekelde çalışan kız dükkanın yan kapısından beni görüp içeri giriyor, başka bir yere gitme ihtimalim olmadığını düşünüyor haklı olarak. ‘’Bir tane Camel Soft’’ diyorum, ardından bira da alıyorum. Parayı verdikten sonra ‘’Yan kapıdan çıkar mısın?’’ diyor. Nedenini sorduktan sonra da ‘’Öyle işte’’ diyor sadece. ‘’Yan kapıdan çıktıktan sonra tekrar ön tarafa geçeceğim ama’’ diyorum. ‘’Yapabileceğim bir şey yok’’ diyor. Anlamsız geliyor ama yine de kızın dediği şekilde yan kapıdan çıkıyorum ve birayı çantaya attıktan sonra yola devam ediyorum.

Kampüsün çıkışındaki ışıklara vardığımda eve doğru gitmek yerine istemsiz bir şekilde sağa kırıyorum. Vitesi arttırıp hızlandıkça başka boyutlara geçiyorum sanki, hafiften bir ürperti hissediyorum vücudumda. Nereye gittiğimi bilmiyorum, sadece gidiyorum. Şehir daha da ufalıyor gözümde. Vitesi boşa alıp sakin sakin sürmeye başlıyorum yokuş aşağı olan bir ana yolda. Etrafıma baktığımda çocukluğumun geçtiği mahalle olduğunu fark ediyorum. Ara sokağın birine dalıyorum, evlere dikkatlice bakıyorum. Değişen bir şey var mı yoksa yok mu anlayamıyorum bir türlü, hatırlayamıyorum o yıllardaki görünüşlerini. Ve birden doğduğum ve çocukluğumu geçirdiğim ev karşıma çıkıyor. Motoru apartman kapısının önüne park ediyorum ve çantadan biramı çıkarıp evin karşısındaki parka oturuyorum.

Garip hissediyorum, kim bilir kaç sene önce geldim buraya. Sigaramdan çektiğim her nefeste biraz daha kötü hissediyorum kendimi. Çocukluğumla yüzleşiyorum sanki, tam karşımda oturuyor ve kızıp bağırıyor. Taso oynarken görüyorum kendimi, mahalle maçında dayak yerken görüyorum, kardeşlerimi alıp annemi aramaya çıktığımız günü görüyorum. Hepsini gördükçe ağlamaya başlıyorum, tutamıyorum kendimi. Karşımdaki çocuk konuşmaya devam ediyor; ‘’Sen de kimsin?’’ diye soruyor, cevap veremiyorum. ‘’İçindeki saflığı ne zaman kaybettin?’’ diyor, bu soruya da cevap veremiyorum, sadece ağlıyorum. Ağladıkça anılarım gel git dalgası yaratıyor beynimde, durduramıyorum. Bir sigara daha yakıyorum ve biraz rahatlıyorum sonunda, çocuğun gittiğini fark ediyorum. Göz yaşlarımı silip biramı dikiyorum.

Parktan kalkıp apartmanın önüne geliyorum, uzun uzun bakıyorum. Balkona bir çocuk çıkıyor, el sallıyor bana ve ardından koşarak içeri giriyor. Bir sigara yakıp motora atlıyorum ve sakin bir şekilde sürmeye başlıyorum. İyi hissediyorum kendimi, günahlarından arınmış gibi. O çocuğu bir daha asla görmeyeceğimi biliyorum, görmeyi de istemiyorum.

Güneş yavaş yavaş doğmaya başlıyor.

İki Adam Dört Bira

  Sıcak bir yaz gecesinde iki yakın arkadaş bara otururlar, iki bira söylerler. Biralar gelene kadar pek konuşmazlar, tek iletişimleri çakma...